Mardin Tarım

Dayrulzafaran, üzüm ve zeytinde cazibe merkezi oluyor

Yaklaşık 4.000 yıllık geçmişi ve tarım arazileriyle Yukarı Mezopotamya bölgesinde inanç turizmi ve tarımda öne çıkan Dayrulzafaran Manastırı, kurduğu gen bahçesiyle yerel üzüm ve zeytin çeşitlerini koruma altına aldı. Sahip olduğu ekosistem sayesinde Avrupa Konseyi Kültür Rotası’na da dahil olan Manastır, yönünü daha katma değerli projelere dönüyor.

Mehmet Nabi Batuk / Mardin

Avrupa Konseyi’nin kültürel rotalarından Iter Vitis’e “Onursal Üye” olarak katılan Mardin’deki Deyrulzafaran Manastırı, küresel cazibe merkezi olma misyonunu daha üst seviyelere çıkarmaya hazırlanıyor. Türkiye Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı’nın katkılarıyla yürütülen çalışma sayesinde Yukarı Mezopotamya’da yer alan bir Süryani Ortodoks manastırı ilk kez bir Avrupa kültürel rotası tarafından tanındı. Yeni uluslararası unvanları sayesinde manastır yönetimi inanç turizminde ve tarımsal faaliyetlerde yönünü daha özel çalışmalara dönüyor. Çünkü manastır yerleşkesi sadece inanç ve turizmde değil aynı zamanda tarımsal üretim altyapısı sayesinde bir gen merkezi konumunda yer alıyor. Burada yüzyıllardır yaklaşık 600 dönüm arazi üzerinde üzüm bağcılığı ve zeytin yetiştiriciliği kesintisiz sürdürülüyor. Manastırın kireçtaşı ve mineral açısından zengin topraklarında yetişen yüksek rakımlı bağlarında, Mardin’e özgü 24 yerli üzüm çeşidit üretiliyor. Bu üzümler Süryaniler için kutsal törenlerde kullanılan şarapların üretiminde kullanılıyor. Aynı şekilde manastırın bahçelerinden elde edilen zeytinyağı; kutsama, defin ve dini ritüellerde önemli bir rol oynuyor. Manastır mimarisinde yer alan üzüm salkımları ve zeytin dalı motifleri, bu unsurların kutsallığını ve dini yaşamla bütünleşmişliğini gözler önüne seriyor.

Ağaçlar doğal stres yaşıyor, üretilen polifenoller kaliteyi artırıyor

Mardin’in rakımının yüksek olması ve 40 derece üzeri sıcaklığa sahip gün sayısının fazla olmasının zeytin ve üzüm üretiminde ciddi avantajlar sağlıyor. Buradaki ağaçlar Mardin’in sahip olduğu yüksek rakım ve sıcak iklim nedeniyle ciddi stres altında yaşıyor. Strese giren ağaçlar kendilerini korumak için ciddi oranda polifenol salgılıyor. Ağaçların ürettiği polifenol meyvenin kalitesini, lezzetini ve aromasını artırıyor. Küresel zeytin ticaretinin merkezi olan İtalya, İspanya ve Yunanistan’da zeytinyağı üreticileri, Mardin’deki ekosisteme benzer bir sistem oluşturabilmek için yetiştirilen zeytinlere hasattan belirli bir süre önce su vermeyi kesiyorlar. Bunu ağacı kısmi olarak stres altına sokmak için yapıyorlar. Çünkü stres yapan ağaçların meyvesinin yağlık oranları, aromaları ve asit değerleri hızla artacağını biliyorlar. Mardin’de ise bu yöntemlerin uygulanmasına gerek yok. Bu kentin doğal ekosisteminde kendi kendiliğine gerçekleşiyor. Yani Mardin zeytinindeki kalitenin temel sebebi ağaçların iklim ve rakım özellerinde yaşadığı stresten kaynaklı salgıladığı pelifonelden kaynaklanıyor. Bu nedenle Mardin ekosisteminde yetişen zeytin ve üzümlerin antioksidan seviyeleri yüksek çıkıyor.

Yerel zeytin ve üzüm çeşitleri gen bahçesiyle geleceğe taşınıyor

Geleneksel zeytinciliği ve bağcılığı sürdürmek ve yüzyıllardır oluşturulan özel çeşitleri korumak üzere 2014 yılında Artuklu Üniversitesi ve Dayrulzafaran Yaşatma Derneği işbirliğine gitmiş. Yaklaşık 10 dönüm arazi üzerinde özel bir gen bahçesi kurulmuş. Mardin’e özgü 24 yöresel üzüm çeşidini burada koruma altında yaşıyor. Beyazlarda; Mazrona, Karkış, Bılbızeki siyahlarda ise Galdoni, Raşigunnik, Kıttınnas gibi özel çeşitler muhafaza ediliyor. Bılbızeki üzümünün kentte kutsal bir yeri var. Adının anlamı dağda açan ilk kırçiçeği demek ve erkenci bir çeşit olarak öne çıkıyor. Zeytinde de Halhalı, Mavi, Zoncuk, Belkavazi, Vosvoki, Belloti çeşitleri gen bahçelerinde yaşatılıyor.

Badem şekeri ticareti, yerel 2 iri badem çeşidinin sonu oldu

Mardin’de 1990 yılında badem şekeri ticaretinin yaygınlaşması ile birlikte sanayicilerin küçük çeşitlere yönelmesiyle 2 iri badem çeşidi yok olmuş. Bademde yaşanan çeşit kaybını tekrar yaşamamak gen merkezinde tespit edilen yerel badem çeşitleri de koruma altına alındı. Aynı zamanda narla ilgili çeşitlerle de ilgileniliyor. Artuklu Üniversitesi ile işbirliğinde yürütülen çalışmalarla buradaki koleksiyon bahçelerinin sayısının yeni yerel çeşitlerin eklenmesiyle daha da artırılması hedefleniyor. Bu sayede yerel ağaçlarımızın hem isim bilinirliliği sağlanacak hem de tarımsal gen çeşitlerimiz gelecek kuşaklara sürdürülebilir bir şekilde taşınacak.

“Gemlik fidanları, yerel zeytin çeşitlerini tehdit ediyor”  

Mardin’deki yerel çeşitleri, gemlik cinsi fidanların bölgede yaygınlaşması nedeniyle tehlike altına girdi. Bunun en önemli sebebi fidan üreticilerinin yerel çeşitlere karşı kayıtsız kalmalarıdır. Yerel çeşitlerin korunması için buradaki üreticilere yönelik yeni teşvik programlarına  ihtiyaç var. Yerel çeşitler doku kültürüyle çoğaltarak bölgemizdeki fidancılar üzerinden çiftçilere ulaştırılsa yerel çeşitlerin bölgede kalması sağlanabilir. Bu programlar yapılmazsa yerel çeşitlerin belirli bir süre içinde adım adım yok olması bekleniyor. Yerel yönetimlerimizin bu alanda aktif görev alması ve yerel çeşitlerimizin geleceğe taşınması için ellerini taşın altına koyması lazım. Bu alanda yapılacak çalışmalarda Manastır yönetimi ellerinden gelen tüm imkanları kullanmaya hazır olduğunu bildiriyor.

Share this content:

Bunlar da hoşunuza gidebilir...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir